Allah şüpesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder.
Cumartesi, 28 Mayıs 2011

“Allah şüpesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder. Hayâsızlığı, fenalığı, haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir."

Tam boyutlu görseli göster

Aile fertlerimizden sonra öncelikle ilişki kuracağımız kişiler akrabalarımızdır. Akrabalık ilişkilerinde, yakından uzağa doğru bir gidiş gözetilir. Biz müslümanlar, Yüce Rabbimizin ve Sevgili Peygamberimiz emirlerini her zaman baştacı etmeliyiz. Onlar ne emretmişlerse onu benimseyip, uygulamalıyız. Neleri yasaklamışlarsa onlardan da kaçınmalıyız. Yüce Rabbimizin ve Sevgili Peygamberimizin baştacı etmemiz gereken emirlerinden birisi de; akrabalarla ilgilenmek, darlık ve bolluk zamanlarında her an onlarla birlikte olmaktır. Akrabalarımızla her fırsatta ziyaretleşmek, maddîve manevîkonularda yardımlaşmak aslî görevlerimizdendir. Çünkü akrabaların birbirleri üzerinde karşılıklı hakları vardır. Kur’ân-ı Kerim’de, bir kimsenin iyiliklerinden bahsedilirken, Allah, âhiret günü, melekler, kitap ve peygamber inancından yani temel inanç esaslarından sonra ilk sırada; “Allah sevgisi ile akrabaya yardım edenler” anılmaktadır. Bu sıralama ile Allah Teâlâ Hazretleri akrabamıza ilgi göstermemizin ne derecede önemli olduğunu bize bildirmektedir. Bir başka ayette de, akraba ile ilgilenmenin önemi şöyle açıklanmıştır:

Allah şüpesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder. Hayâsızlığı, fenalığı, haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir." Akrabalarımızla ilgimiz sadece onların iyi günlerinde, bolluk, şan, şöhret zamanlarında olmamalıdır. Kötü günlerinde, yoksulluk, düşkünlük, ihtiyarlık dönemlerinde de dostluk ve akrabalık bağlarımızı sürdürmeliyiz. Onları sadece bayramlarda, düğünlerde ve özel günlerde değil, fırsat bulduğumuz her zaman ziyaret etmeliyiz, gönüllerini almalıyız. Uzakta iseler, zaman zaman mektupla, telefonla hatırlarını sormalıyız. Hasta oldukları zaman yakın-uzak demeden ziyaretlerine gitmeliyiz. Öldüklerinde ise cenaze merasimlerine katılmalıyız. Akrabalarımız arasında fakir ve düşkün olanlar varsa, vereceğimiz zekât ve yapacağımız diğer yardımlarımızda öncelikle onları gözetmeliyiz. Çünkü Rabbimiz: “Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver, elindekileri saçıp savurma.” “...Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah ’ın ve akrabalarının haklarına riayetsizlikten sakının...” buyurmaktadır. Bir sıkıntıya düştüğümüzde, yardım için ilk başvuracağımız yer akrabalarımızdır. Annemizin, babamızın olmadığı veya onları kaybettiğimiz dönemlerde akrabamız bizim annemiz-babamız yerine geçer. Onları bu gözle görmemiz, onlarında bizi öyle kabul etmeleri akrabalığın gereğidir. Peygamber Efendimiz şöyle buyurur: “Allah ’a ve âhiret gününe inanan kişi misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe inanan, akrabasını görüp gözetsin. Allah’a ve âhiret gününe inanan kimse ya hayır söylesin veya sussun!...” Daha birçok ayette ve hadislerde akrabalığın önemi, onlarla ilgilenmenin değeri belirtilmektedir. O halde şunu söyleye biliriz ki: dinimiz hiçbir dinde ve toplumda görülemeyecek şekilde karşılıklı olarak akrabamızı görüp gözetmemizi ve onların haklarına dikkat etmemizi bize emretmektedir. Uzak-yakın bütün akrabanın aranıp, sorulmasına ve zaman zaman ziyaret edilmesine ise sıla-i rahîm denilmektedir.

Son Güncelleme ( Pazar, 02 Haziran 2013 )